Pek çok prostat kanseri, prostat spesifik antijen (PSA) kan testi veya dijital rektal muayene (DRE) ile tarama sonucunda tespit edilir. Erken evre prostat kanserleri genellikle semptomlara neden olmazken, ileri evre prostat kanserleri belirtileri nedeniyle hızlıca tanıya gitmeye neden olabilir.
Tarama testleri veya semptomların sonuçlarına göre prostat kanserinden şüpheleniliyorsa, emin olmak için ek testlere ihtiyaç duyulacak ve tanı koyulabilmesi için bir üroloğun takip etmesi sağlanmalıdır. Prostat kanserinin gerçek/kesin tanısı sadece prostat biyopsisi ile yapılabilir.
Dijital rektum muayenesi, kanser var ise prostatın sadece bir tarafında mı, her iki tarafta da mı yoksa prostatın ötesindeki yakın dokulara yayılma
olasılığı olup olmadığını anlamaya da yardımcı olabilir. Dijital rektal ve diğer fizik muayeneden sonra doktor bazı testler isteyebilir.
PSA kan testi genel olarak belirtiler olmayan erkeklerde prostat kanseri taraması ve prostat kanserinin neden olabileceği belirtileri olan erkeklerde ilk tanı için uygulanan bir testtir.
Kandaki PSA, mililitre başına nanogram (ng / mL) olarak adlandırılan birimlerle ölçülür. PSA seviyesi yükseldikçe prostat kanseri olma riski artar, ancak bir erkeğin prostat kanseri olup olmadığını belirleyecek kesin bir noktası yoktur. Birçok doktor, hastanın daha fazla teste ihtiyacı olup olmayacağına karar verirken 4 ng / mL ve üstü PSA değerini kesme noktası olarak kullanırken, bir grup ise 2.5 veya 3 gibi daha düşük bir seviyede diğer testlerin yapılmasını isteyebilir.
Prostat kanseri olmayan erkeklerin çoğunda 4 ng / mL altında PSA seviyesi bulunur. Yine de, 4'ün altındaki bir PSA seviyesi, bir erkeğin prostat kanseri olmadığının garantisi değildir.
Prostat kanseri tanısı konan erkeklerde, PSA düzeyi, diğer testlerin (BT taramaları veya kemik taramaları gibi) gerekli olup olmadığına karar vermek için fizik muayene sonuçları ve tümör derecesi (evre) ile birlikte kullanılabilir.
Biyopsi sırasında doktor genellikle transrektal ultrason (TRUS) veya MRI gibi bir görüntüleme testi veya ikisinin birlikte yer aldığı füzyon yöntemi ile prostatı inceler. Prostat içine ince, içi boş bir iğne sokulur, iğne dışarı çekildiğinde prostat dokusunun küçük bir kısmı çıkarılır. Bu işlem birkaç kez tekrarlanır..
Bu işlem ağrılı gibi görünse de, biyopsi genellikle oldukça kısa bir süre için rahatsızlığa neden olur, Biyopsi yapılırken, bölgeye lokal bir anestezi enjekte edilerek uyuşması sağlanır.
Biyopsi yaklaşık 10 dakika sürer. Enfeksiyon riskini azaltmak için biyopsi öncesi ve yaklaşık sonrasında 2 gün kullanmak üzere antibiyotik verilecektir.
İşlemden birkaç gün sonra, bölgede biraz ağrı hissedebilir ve idrarda kan görülebilir. Özellikle hemoroiti olan hastalarda, rektumda hafif bir kanama olabilir. Biyopsi sonrasında spermlerde kan görülebilir veya birkaç hafta sürebilen pas renginde meni izlenebilir.
Biyopsi örnekleri, laboratuvarda kanser hücreleri içerip içermediklerini görmek için mikroskop ile incelenir. Sonuçları almak şeklinde genellikle en az 1-3 gün sürer. Patoloji raporu genel olarak aşağıdakilerden bir tanesini işaret eder.
Patoloji raporu biyopsi sonucu kanser için negatif olarak belirtilmiş ve PSA seviyesi ve diğer testler prostat kanserine yakalanma olasılığını yüksek olarak işaret etmiyor ise belirli periyotlardaki PSA testi ve dijital rektal muayene dışında daha fazla teste ihtiyaç olmayabilir.
Biyopsi sırasında pek çok örnek alınsa da, biyopsi iğnelerinin hiçbiri kanser hücresinin olduğu bölgeye denk gelmez ise biyopsiler bazen kanseri kaçırabilir. Negatif biyopsi sonucuna rağmen PSA seviyesinin çok yüksek olması gibi nedenler ile prostat kanserinden şüphe ediliyor ise biyopsinin tekrar edilmesi gerekebilir.