Yumurtalıklar yalnızca kadınlarda bulunan üreme bezleridir. Yumurtalıklar üreme için yumurta üretir. Yumurtalar, yumurtalıklardan fallop tüpleri yoluyla rahime doğru ilerler ve rahime döllenmiş yumurta yerleşir ve sonra fetüse dönüşür. Aynı zamanda yumurtalıklar kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteronun da ana kaynağıdır. Rahmin her iki yanında birer yumurtalık bulunur.
Yumurtalıklar, her biri farklı tümör türüne dönüşebilen 3 farklı hücreden oluşmaktadır. Bu tümörlerin bazıları iyi huyludur (kanserli değildir) ve yumurtalığın dışına yayılmazlar. Malign (kanserli) veya borderline (sınırda) yumurtalık tümörleri ise vücudun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz yapabilir) ve ölümcül olabilir.
Epitelyal yumurtalık tümörleri yumurtalıkların dış yüzeyinde başlar. Bu tümörler iyi huylu, sınırda (borderline) veya kötü huylu (kanser) olabilir.
Yumurtalık kanserinde, tümör hücrelerinin normal dokuya ne kadar benzediğine bağlı olarak derece verilmektedir. 1. derece epitelyal yumurtalık karsinomları daha çok normal dokuya benzer ve daha iyi bir prognoza (görünüm) sahip olma eğilimindeyken, 3. derece epitelyal yumurtalık karsinomları normal dokuya daha az benzer ve genellikle daha kötü bir görünüme sahiptir.
Ayrıca tümörün tipini belirlemek için kanser hücrelerinin ne kadar hızlı büyüdüğü ve kemoterapiye ne kadar iyi yanıt verdikleri gibi diğer özellikleri de dikkate alınır.
Tip I tümörler yavaş büyüme eğilimindedir ve daha az semptoma neden olur. Bu tümörler kemoterapiye de iyi yanıt vermezler. Düşük dereceli seröz karsinom (derece 1), berrak hücreli karsinom, müsinöz karsinom ve endometrioid karsinom, tip I tümörlerin örnekleridir.
Tip II tümörler hızlı büyür, daha hızlı yayılır ve kemoterapiye daha iyi yanıt verme eğilimindedir. Yüksek dereceli seröz karsinom (derece 3) tip II tümörün bir örneğidir.
Germ hücreleri genellikle dişilerde yumurta veya yumurtaları, erkeklerde ise spermi oluşturur. Germ hücreli yumurtalık tümörlerinin çoğu iyi huyludur ancak bazıları kanserlidir ve yaşamı tehdit edici olabilir. Yumurtalık kanserlerinin %2'den azı germ hücreli tümörlerdir. Germ hücreli tümörlerin çeşitli alt tipleri vardır. En sık görülen germ hücreli tümörler teratomlar, disgerminomlar, endodermal sinüs tümörleri ve koryokarsinomlardır. Germ hücreli tümörler birden fazla alt tipin karışımı da olabilir.
Teratom: Teratomlar, mikroskop altında bakıldığında gelişmekte olan bir embriyonun endoderm (en iç katman), mezoderm (orta katman) ve ektodermden (dış katman) oluşan 3 katmanının her birine benzeyen alanlara sahip germ hücreli tümörlerdir. Bu germ hücreli tümörün olgun teratom (matür kistik yumurtalık teratomu) adı verilen iyi huylu bir formu ve olgunlaşmamış teratom (immatür kistik yumurtalık teratomu) adı verilen kanserli bir formu vardır.
Olgun (matür) teratom, genellikle üreme çağındaki kadınları etkileyen en sık görülen ve iyi huylu yumurtalık germ hücreli tümörüdür. Astarının cilde benzeyen dokudan (dermis) oluştuğu için dermoid kist olarak adlandırılır. Kistin cerrahi operasyon ile çıkarılmasıyla tedavi sağlanır. Ancak bazen diğer yumurtalıkta daha sonra yeni bir kist gelişebilir.
Olgunlaşmamış (immatür) teratomlar bir kanser türüdür. Genellikle 18 yaşın altında genç kızlarda ve genç yaşlardaki kadınlarda görülürler. Bu kanser, bağ dokusu, solunum yolları ve beyin gibi embriyonik veya fetal dokulardan alınan hücrelere benzeyen hücreler içeren nadir görülen bir kanserdir. Nispeten daha olgun olan (1. derece olgunlaşmamış teratom olarak adlandırılan) ve yumurtalığın ötesine yayılmayan tümörler, yumurtalığın cerrahi operasyon ile çıkarılmasıyla tedavi edilir. Yumurtalık dışına yayıldıklarında ve/veya tümörün büyük bir kısmı olgunlaşmamış bir görünüme sahip olduğunda (derece 2 veya 3 olgunlaşmamış teratomlar) ise ameliyata ek olarak kemoterapi önerilir.
Disgerminom: Nadir bir kanser türü olmasına rağmen en sık görünen germ hücreli yumurtalık kanseridir. Genellikle çocukluk çağındaki kızları ve yirmili yaşlarındaki kadınları etkiler. Disgerminomlar kötü huylu (kanserli) olarak kabul edilseler de pek çoğu çok hızlı büyümez veya yayılmaz. Yumurtalıklarla sınırlı olduklarında hastaların %75'inden fazlası, başka bir tedaviye gerek kalmadan yumurtalığın cerrahi operasyon ile çıkarılmasıyla iyileşir. Tümör yumurtalık dışına yayıldığında ise ameliyat, radyasyon tedavisi ve/veya kemoterapi hastaların yaklaşık %90'ında hastalığın kontrol altına alınmasında veya iyileştirilmesinde etkilidir.
Endodermal sinüs tümörü (yolk kesesi tümörü) ve koryokarsinom: Genellikle çocuk çağındaki kızları ve genç kadınları etkileyen bu tümör çok nadir görülür. Hızla büyüyüp yayılma eğiliminde olsalar da genellikle kemoterapiye oldukça iyi cevap verirler. Hamilelik sırasında plasentada başlayan koryokarsinom, yumurtalıkta başlayan türünden daha yaygın olarak görülmektedir. Genellikle plasental koryokarsinomlar kemoterapiye yumurtalık koryokarsinomlarından daha iyi yanıt verir.
Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık %1'i yumurtalık stromal hücreli tümörlerdir. Stromal tümörlerin yarısından fazlası 50 yaş üstü kadınlarda görülür, genç kızlarda görülme oranı %5’in altındadır.
Stromal tümörlerin çoğu kadın hormonu (östrojen) üretir ve bu nedenle anormal vajinal kanama stromal tümörlerin en belirgin belirtisidir. Bu fazla östrojen hormonları menopozdan sonra vajinal kanamanın (adet gibi) tekrar başlamasına neden olabilir ya da genç kızlarda ergenlik öncesi adet dönemlerine ve meme gelişiminin oluşmasına da neden olabilir.
Daha az sıklıkta olmasına rağmen, stromal tümörler erkek hormonları da (testosteron gibi) üretir. Bu durumda tümörler normal adet dönemlerinin durmasına neden olabilir. Ayrıca yüz ve vücut kıllarının uzamasını da neden olabilirler. Ayrıca stromal tümör kanamaya başlarsa ani ve şiddetli karın ağrısına neden olabilir.
Malign (kanserli) stromal tümör türleri arasında genellikle düşük dereceli kanserler olarak kabul edilen granüloza hücreli tümörler (en yaygın tip), granülosa-teka tümörleri ve Sertoli-Leydig hücreli tümörler yer alır. Tekomalar ve fibromlar iyi huylu stromal tümörlerdir. Kanserli stromal tümörler genellikle erken evrede tespit edilir ve hastaların çoğunluğu uzun vadede hayatta kalır.
Yumurtalık kisti, yumurtalık içinde sıvı toplanmasıdır. Çoğu yumurtalık kisti, yumurtlama sürecinin (yumurta salınımı) normal bir parçası olarak ortaya çıkar ve bunlara fonksiyonel kistler denir. Bu kistler genellikle herhangi bir tedaviye gerek kalmadan birkaç ay içinde kaybolur.
Yumurtalık kisti, menopoz sonrası dönemindeki bir kadın veya adet görmeyen bir kız gibi yumurtlamayan bir dişide yumurtalık kistleri daha fazla endişe verici olabilir ve daha fazla test yapılmasına gerek duyulabilir. Kist büyükse veya birkaç ay içinde geçmezse daha ileri testler de istenebilir. Bu kistlerin çoğu iyi huylu (kanser değil) olsa da az bir kısmı da kanser olabilir. Kistin kanser olup olmadığından emin olmanın tek yolu kistin cerrahi operasyon ile çıkarılmasıdır.